Öyle bir sistem kurulmuş ki, takır takır işliyor.
Bir yandan Dolar - Petrolcüler.
Bir yandan Kripto Para – Yeşil Enerjiciler.
Bir yandan da Dünya’nın onları Seven Sisters olarak bildiği.
Yedi büyük petrol şirketi.
Söz konusu petrol olunca bunların tekerine çomak sokmak isteyenlerin vay haline.
Her türlü kaos yaratmakta üstlerine yok.
Öyle ki, iktidarları değiştirmekten tutunda.
Teröre ve İhtilallere kadar.
Yapamayacakları şey yok.
Bunlar, 1945’te ABD üzerinden yapılan antlaşmalarla.
Petrol Denizi üzerinde oturan Türkiye’yi bugüne kadar bloke etmediler mi?
Ukrayna – Rusya savaşının asıl kazananları o yıllarda da Dünyayı iki kutup altında toplayıp.
Ardından selef savaşları başlatıp.
Ölümü gösterip, sıtmaya razı edilen Ülkem.
Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasından korkan.
Dönemin Türkiye’si ABD’nin her dediğine boyun eğmedi mi?
Petrol üzerinden yapılan antlaşmalar 1954’e gelindiğinde yasa maddesi ile tamda Seven Sisters (7 Kız kardeşlerin) dediği kıvama getirilmişti.
1980’de Bülent Ulusu’nun kurduğu 44. Hükümetin Enerji Bakanı Serbülent Bingöl petrol şirketlerine yaptığı petrolü çıkarma teklifine;
Size güvenmiyoruz.
Sizde İran ya da Irak gibi sonrasında devletleştirirsiniz cevabını alınca.
Petrol deryası üzerinde oturan Türkiye birkaç lokal petrol kuyusuna razı olmak durumunda kaldı.
Oysa Bitlis’te, Mutki’de, Van’da, Bingöl'de, Diyarbakır’da petrol toprağın üzerine adeta fışkırırcasına varken
Şimdi bunu niye kaleme aldım.
Sen bugünlerde çok olmaya başladın.
Dünlerde terör ile anılan Şırnak’ta kaliteli petrol çıkarmaya başladın.
Yetmedi.
Karadeniz'de Doğal gaz çıkardın.
Yetmedi.
Askeri anlamda devasa adımlar attın.
Yetmedi.
Rusya – Ukrayna savaşının asıl yenilmek isteneni Avrupa Birliği ve Davos’cular iken.
Sen, hem de Nato Ülkesi iken.
Nato ile birlikte hareket etmek yerine.
Tarafsız kalmayı tercih ettin.
Bölgede hem sanayi ürünlerin hem de askeri yatırımlarınla siyasi aktör olurken.
Ne bekliyordun?
Diye sorarlar.
Üstelik sen hala “o” cu, “bu” cu olmak için kendini paralarken.
Etrafında hayal bile edemeyeceğin kumpaslar, entrikalar ve savaşlar sürüyor.
11 Ocak’ta kaleme aldığım “SON SAVAŞIN SON KALESİ” başlıklı yazımda
Herkesin sahada olduğuna vurgu yapmıştım.
Israrla yahu! neler oluyor demeyecen mi?
Hala uyanmaya can mı?
Eee, sen bilirsin.
Sür sefanı bugünler iyi günlerin…