KARACIGER YAGLANMASINA KARSI 7 ETKILI ÖNERI

Yaklasik iki yildir devam eden Covid-19 pandemisi sürecinde gerek sagliksiz beslenme, gerekse fiziksel hareketsizligin artmasi karaciger yaglanmasi sorununun da yayginlasmasina neden oluyor. Acibadem Bakirköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmani Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Normal bir karaciger dokusunun yüzde 5’inden fazlasinin yag hücreleri tarafindan olusmasi ‘karaciger yaglanmasi’ olarak tanimlaniyor. Önlem alinmadigi taktirde zaman içinde siroza ve hatta karaciger kanserine kadar götüren sonuçlara neden olabiliyor. Yaglanmaya bagli karaciger sirozu nedeni ile karaciger nakli yapilan hasta sayisi hem ülkemizde hem de özellikle bati toplumlarinda belirgin bir sekilde artiyor” diyerek uyariyor. Karacigerin kendini yenileyebilen bir organ oldugunu ve günlük yasantimizda yapacagimiz bazi saglikli degisikliklerle karaciger yaglanmasina karsi önlem alabilecegimizi vurgulayan Gastroenteroroloji Uzmani Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, karaciger yaglanmasina karsi önemli uyarilar ve önerilerde bulundu.   

Son yillarda gerek ülkemizde gerekse dünyada görülme sikligi hizla artan karaciger yaglanmasi; alkole bagli olan ve alkole bagli olmayan yaglanma olarak iki ana grupta degerlendiriliyor. Alkol karaciger dokusu için toksik etki olusturup karaciger yaglanmasina yol açarken, alkole bagli olmayan yaglanmada ise en önemli nedenlerin basinda obeziteye bagli insülin direnci geliyor. Acibadem Bakirköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmani Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, günümüzde en büyük halk sagligi problemlerinin basinda obezitenin geldigini belirterek söyle konusuyor: “Obezitede vücudumuzdaki yag miktari belirgin sekilde artar ve bu yag ayni zamanda doku ve organlarimizda birikmeye baslar. Yag dokusundan salgilanan ve lipokin adi verilen maddeler insüline karsi doku direnci olusturarak bir kisir döngü seklinde yaglanmayi daha da artirir. Yaglanmadan en çok etkilenen organlarin basinda karaciger gelmektedir. Karacigerde biriken yag nedeni ile olusan iltihabi rekasiyon karaciger hücrelerinde hasara ve zamanla siroz gelisimine neden olur.” Özellikle bati toplumlarinda sirozun, yani karaciger yetmezliginin en sik nedeninin alkole bagli karaciger hastaligi oldugunu belirten Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Alkol kullanimina bagli karaciger yaglanmasi tespit edilen hastanin alkolü birakmasi durumunda karaciger dokusu kendisini yeniliyor ve bu sekilde siroza gidis büyük ölçüde engellenmis oluyor” diyor.

KARACIGER YAGLANMASI ALKOLE BAGLI DEGILSE!

Alkole bagli olmayan karaciger yaglanmasinin; altta yatan genetik bir bozukluga, bir ilaca veya enfeksiyona bagli degilse en önemli nedeninin insülin direnci oldugunu, bu nedenle ideal kilomuzu koruyarak karaciger yaglanmasi riskini azaltabilecegimizi vurgulayan Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Yapilan aerobik egzersizler, karaciger yaglanmasinda, birçok ilaç ile ulasilamayacak kadar iyi bir sekilde insülin direncini azaltarak yaglanmadan koruyucu etki saglar.

Alkole bagli olmayan karaciger yaglanmasi olan bir hastanin kilosunun yüzde 10’unu (70 kilo olan bir kisinin 7 kilo) vermesi karaciger yaglanmasini anlamli düzeyde azaltacaktir. Ancak kilo verilirken dikkat edilmesi gereken hususlardan biri çok hizli kilo verilmemesidir. Çünkü hizli kilo kaybi da karacigerde yaglanmada artisa neden olabilir. Ideal olan haftada 0.5-1 kg kaybidir. Bu yüzden sok diyetlerden kaçinilmali, doktor ve diyetisyen kontrolünde kilo verilmesi saglanmalidir” diyor.

KARACIGER YAGLANMASINA KARSI 7 ETKILI ÖNERI!

Günümüzde yag miktarini birkaç dakika içinde ögrenmenin mümkün oldugunu belirten Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, karaciger yaglanmasina karsi etkili önerilerini ise söyle siraliyor;   

-Alkolden uzak durun. Gerekirse profesyonel yardim alin.

-Saglikli bir diyet ve düzenli egzersizle ideal kilonuza ulasin.

-Haftada en az 4 gün, 40 dakika tempolu yürüyüs yapin.

-Düsük karbonhidratli beslenin.

-Akdeniz Tipi beslenmeye geçin; yani; karbonhidrattan çok sebze, kirmizi etten çok balik tüketin.

-Sok diyetlerden uzak durun.

Kalp rahatsizliginiz yoksa günde bir-iki fincan kahve içmenin, karaciger yaglanmasina bagli gelisebilecek komplikasyonlara karsi koruyucu etkisi oldugu düsünülüyor.

Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Ancak kahvenin ana tedavi yöntemi gibi algilanmamasi gerekir. Yani diyet, egzersiz ve gerekirse ilaç tedavisi olmaksizin tek basina bir tedavi olarak degil, tedaviye destek olarak düsünülebilir” diyor.