2014 tarihli bir Isveç filminin yasal yeniden çevrimi, Linklater'in 'Gün Dogmadan'inin yillarina isinlanmak için yanip tutusan bir ask filmini duyuruyor. Dilan Çiçek Deniz-Metin Akdülger ikilisinin uyumuyla sahicilik asiliyor. Netflix'in 19 Haziran'da baslayacak ilk orijinal yerli filmi samimiyetine baglayabiliyor.
Treni merkeze alan ask filmlerine ekleme
Günümüzde özellikle X kusaginin bir nostalji niyetine canlandigi filmler izlemeye basladik. Y ve Z kusaginin akilli telefonla yabancilastigi bir evrenden kaçis da bunun devaminda anlamli hale geliyor. "Ugur Böcegi"nde ("Lady Bird", 2017) bu dokunus vardi. Aslinda Linklater'in filmleri de hangi kusaktan ilerledigi fark etmeksizin eski asklara, o teknolojiye bagimli olmayan samimi duygulara adanmistir her zaman.
Ozan Açiktan 'Yarina Tek Bilet'te aslinda büyük oranda kaynak aldigi "How to Stop a Wedding" ("Hur Man Stoppar Ett Bröllop", 2014) ile "Gün Dogmadan"i ("Before Sunrise", 1995) birlestirmek için yola çikiyor. Treni veya tren istasyonunu merkezine alan ask filmleri, David Lean'in basyapiti "Kisa Tesadüfler"e ("Brief Encounter", 1945) kadar uzanir. Ama burada Ankara-Izmir arasindaki 14 saatlik tren yolculugunu samimi hale getirmek için çaba gösteriliyor.
Bosnak yönetmen Drazen Kuljanin imzali Isveç filmi "How To Stop a Wedding" bes saatlik tren yolculugunun canli kayitlarini 75 dakikalik bir uzun metraja çevirmesiyle bilinir. Bu yaklasimiyla arkasina Dogma gerçekçiliginin sahiciligini alir. Sekiz bölümün altisini zitlasma ve dügüne dogru yolculuga, son ikisini ise cinsel yakinlasmaya ayirmistir.
Burada sekizinci bölümün adi 'son' konmus. Öyle bir degisiklik var. Ilk alti bölümün gerçekçi yapisi korunmus. Ama trenden bir sehirde inme eklenmis hikayeye. Bu tercihe "Gün Dogmadan" etkisi denebilir. Son iki bölüm, buradakinden daha iddiali cinsellik ve görsellik barindiriyor, olayi 'tek mekanda geçen cinsel iliski filmi'ne kadar götürüyor.
"Yarina Tek Bilet"in senaryosu aslinda ilk 20 dakikada seyirciyi içine çekmekte zorlaniyor. Girizgah o kadar tatmin etmiyor. Ama zamanla Ilksen Basarir'in 'ask'i 'seks hayati'ndan baslatan "Bir Varmis Bir Yokmus"unun (2015) yaklasimiyla baglanti kuruluyor.
Öncelikle beyaz rengin üzerine gidiyormus gözüken sinematografi Ozan Açiktan'in bütün filmlerinin ortak sorunu olarak canlanmaya devam ediyor. Ama zamanla Erkan Erdem'in dengeli kurgusu bir yana, ikinci yaridaki 'dar odak', 'fluluk' kullanimlariyla trenin sikismisliga kattiklari bir görsel dil getiriyor.
Yönetmenin özellikle 'drama'yi zorlayip gerçekçi kameranin pesine takilmayi tercih ettigi filmlerinden birini izlemiyoruz. Aksine o kasinti türden uzaklasip 'reklamci' yaraticiligini öne çikardigi çalismalarindan biriyle yüzlesiyoruz. "Yarina Tek Bilet" (2020), "Aile Arasinda" (2017), "Çok Filim Hareketler Bunlar" (2010), "Sen Kimsin?" (2012) gibi sinemacinin daha derli toplu filmleri arasina giriyor. 'Dramedi' tonunu iyi uyguluyor. Elbette bunun dünyada çok örnekleri var.
Ama 80'li 90'li yillarin; Ercan Saatçi'nin 'Sayenizde', Sophie Hunger'in 'Le Vent Nous Portera', Ümit Besen'in 'Nikah Masasi' ve Yann-Fanch Kemener-Didier Squiban'in 'Duhont'ar Ar Mane' gibi ikonik sarkilariyla birlikte X kusagina kayis gerçeklesiyor. Bugünden bakis ise nostalji tadi verip duygusallastiriyor.
Akilli telefondan "Arabesk"i (1988) izlemek ise sanki eski degerlere özlemi daha da büyük bir farkindalikla ortaya koyuyor. Orijinal filmde cep telefonundan kizin konusmasini kaydetmesinin yerine böyle bir durum geçiyor. Yeniden çevrime bu sayede bir el degmis oluyor. Filmin bu eylemleriyle yapisal açidan "Karisik Kaset"le (2014) akrabalik kurdugu da söylenebilir.
Dilan Çiçek Deniz daha önce iddiali bir sinema filminde oynamasa da yolu açik bir oyuncu. 'Esmer kiz' sahne kimligini yasatirken, ask filmlerinin ve romantik-komedilerin aranan oyuncusuna dönüsebilir. Üstelik bizde az gördügümüz estetik açidan basarili seks sahnesinde de gayet basarili oynuyor, sahici ve cesur olabiliyor. Metin Akdülger "Bensiz"de (2014) filmi neredeyse sirtlayip götürmüstü, burada o kadar olmasa da aska bir inandiricilik katiyor. Bu ikilinin uyumu buradaki aska inanmamizi sagliyor.
Elbette "Yarina Tek Bilet" için Türkiye sinemasinin en iyi ask filmi, güncel dönemin bu türde en iyi ürünü demek mümkün degil. Ama özellikle bu türde artan resmi yeniden çevrimler arasinda "Bir Ask Iki Hayat" (2019), "Sadece Sen" (2014) ile "Senden Bana Kalan"in (2015) yanina 'orijinalinin temelindekileri yerli versiyona adapte ederken sikinti çekmeyen filmler' arasina yerlesiyor.
Açiktan'in popüler sinemadaki bildik gelenegini bir de bu damardan uygulamasiyla anilacaktir bir film izliyoruz. Onun sinematografinin asiri gerçekçi olmadigi anlarda kendini serbest birakip biçimciligiyle açiga çikardiklari son 30 dakikada daha iyi gözlemleniyor.
"Yarina Tek Bilet", Dilan Çiçek Deniz-Metin Akdülger'in kimyasiyla X kusagina saygi durusunda bulunarak 90'lara isinlanma arzusu yaratan bir ask filmi. Y ve Z kusagina insanligi öneriyor. Takdir edilmeyi ve duygusuna kapilmayi hak ediyor. Bölümlere ayirdigi tren hayatini da bir gerçekçilikle yansitmayi beceriyor. Ama elbette yan karakterler devreye girdiginde ciddi bir 'bunlar figüran mi?' sorusunu da sordurtabilir. Orijinal filmin yan karaktersizligi burada da kullanilabilirdi. Ama filmi izlerken sadece iki ana karaktere odaklanmak ve onlarla özdeslesmek en dogru seçenek sanki!